Genel | 10 Temmuz 2012 | Yorum yok | Paylaş: Facebook - Twitter
Aslında diyet yemekleri adı altında açtığımız bu sitede yemek tarifleri ve ünlü diyetlerden ipuçları dışında yazı yazmayı çokta benimsememişimdir. Ancak insan metabolizmasına yararlı olan ve konumuz olan zayıflamaya olumlu etkileri olan ürünleri de es geçmemeye karar verdim. Bunu da bugünkü yazımın ve hayatımızın başrolünü oynayan kahramanımız Su ile ilgili edindiğim bilgiler ile yapıyorum. Genel olarak hayat felsefeme de oturtuğum taş devri diyeti bu konuda bana bolca yardımcı oldu. Taş devri diyetinde de bahsedildiği gibi kaynak suyu , ya da arıtılmış su içmeye çalışıyorum. Şebeke sularında bolca bulunan zararlı maddelerden dolayı şebeke suyundan kaçıyorum.
Konuyu pek dağıtmadan esas konuya geçiyorum.
Su, insan vücudu için vazgeçilmezlerden biridir. Vücudumuzdaki birçok işlem için gerekli olduğu gibi, çeşitli metabolizma faaliyetleri için de vazgeçilmezdir. Dolayısıyla yeterli miktarda su almak, sağlıklı bir yaşam sürmenin doğal bir parçasıdır. Bu durumda yeterli miktarda su içip içmediğimizi bilmek de oldukça önem kazanan bir durum.
Su içmekle ilgili genel tavsiye, “bol bol” su içmek gerektiğidir. Ancak yediğimiz içtiğimiz her şey gibi, suyun da fazlası zararlıdır. Aşırı su içmek, “su zehirlenmesi” olarak tanımlanmış tıbbî bir durumdur. Etkileri hafiften şiddetliye kadar değişmekle birlikte, en kısa zamanda önlem alınmazsa; kalp yetmezliği, kas spazmları, sinirsel işlevlerin aksaması, böbrek yetmezliği, beyin işlevlerinin yerine getirilememesi gibi durumlara kadar ilerleyebilir.
Bol bol su içmek, genelde kilo sorunu olanlara da verilen bir tavsiyedir. Yıllarca doğru zannettiğimiz bu bilginin yanlışlığını gözler önüne seren çeşitli bulgulardan ve doktorların uyarılarından biraz bahsedelim. Suyun neden ve nasıl zarar verdiğini anlamak için, elektrolit dengesini bilmek gereklidir. Elektrolitler, vücudumuzda elektrik iletimi sağlamaya yardımcı olan minerallerdir. Bu mineraller gerekli yerlerde, yeterli miktarda bulunmazsa, sinirler iletkenliğini yitirir. Ayrıca kaslar da görevlerini yapabilmek için, elektrolitlere ihtiyaç duyarlar. Vücudumuzdaki su miktarı hızla artıp elektrolit miktarı artmadığı zaman, bedenimizdeki elektrolit miktarı düşmeye başlar. Bu durum da yukarıda bahsedilen sorunlara yol açabilmektedir. Su ihtiyacı, kişiden kişiye, fiziksel etkinliğe, çevre şartlarına göre değişim gösterir. Yeteri kadar su almadığınızı anlamanın çok basit bir belirtisi var: idrarın rengi. İdrarınızın rengi ne kadar koyulaşırsa, su kaybınız, o kadar artmış demektir. Eğer idrarınızın rengi berrak ve şeffafa yakınsa, fazladan su içmeniz gereksizdir.
Yeri gelmişken belirtmek isterim ki, fazladan su içmek, yağ yakmanıza sebep olmaz. Vücudun, yağı enerjiye çevirmek için suya ihtiyacı vardır; ama fazla su içmek, fazladan yağ yakacağınız anlamına gelmez. Yine kilo sorunu yaşayanlara verilen yanlış öneriler arasında bulunan, yemeklerden önce bol su içme konusuna da değinmekte yarar var. Yemeklerden önce bol su içmek, mide asidini seyreltecek ve midenin, gıdaları sindirmesini zorlaştıracaktır. Ayrıca mide asitleri, sindirim enzimlerinin çalışması için gerekli ortamı da sağladığından, bunların çalışması için uygun koşullar bozulmuş olacaktır. Bu da gıdalardaki besinlerden, gerektiği şekilde faydalanmanızı engeller.
Bu sayılan durumlar, öyle çok da uzak ihtimaller değil. 2-3 saat içinde, 3-4 litre su içtiği için su zehirlenmesi yaşadığı kayıtlara geçmiş vakalar var. Özellikle uzun süre spor yapanlar (2-3 saat ve üzeri), uzun süre çok sıcağa maruz kalanlar, kendini zoraki su içmeye şartlayanlar su zehirlenmesi riski taşıyanlar arasındadır.
Unutmayın ki her şeyin olduğu gibi, suyun da azı karar, çoğu zarar. Kilo vermek için, kendinize “su işkencesi” yapmak yerine, güzel havalarda, arkadaşlarınızla keyifli yürüyüşlere çıkmanızı veya hafif egzersizler yapmanızı tavsiye ederim. Sağlıklı ve mutlu bir yaşam dileğiyle.
Etiket: su ile yağ yakma, su ile zayıflama, suyun faydaları, yağ yakma