Genel | 22 Aralık 2013 | Yorum yok | Paylaş: Facebook - Twitter
Beslenmenize özen gösteriyor, kalori alımınızı bilinçli bir şekilde ayarlıyor; fakat yine de istediğiniz kiloya düşemiyor musunuz? Belki de glisemik indeksi hesaba katmayı unutuyorsunuz.
Bir iki diyeti denemiş biri, başarılı olsun olmasın, yiyeceklerin kalori değerlerine aşina olur. Bazı kişiler, kalori değerlerine dikkat etmelerine ve kendi boy, kilo, yaş gibi değerlerine uygun düşecek miktarda kalori almalarına rağmen istedikleri kiloya düşmekte zorlanır ya da başarısız olur. “Su içsem yarıyor” diye umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Akılda tutulması gereken şey, yiyeceklerin glisemik indekslerinin farklı olduğu.
Glisemik indeks, belli miktar karbonhidrat tüketiminden sonra, kan şekeri seviyesinin ne kadar yükseldiğinin ölçüsüdür. Yiyeceklerin glisemik indeksleri, içerdikleri karbonhidrat ve lif miktarı hesaba karılarak bulunur. Lif miktarı ne kadar yüksek, karbonhidrat miktarı ne kadar düşük olursa, o yiyeceğin glisemik indeksi de o kadar düşük olacaktır. Bunun anlamı, yiyeceği yediğinizde daha yavaş sindirileceği, kan şekerinde istikrarsız dalgalanmalara yol açmayacağı ve sizi daha uzun süre tok tutacağıdır.
Buradan çıkan sonuç, 100 kalorilik beyaz ekmekle, 100 kalorilik elmanın kilo aldırma potansiyelinin aynı olmadığıdır. Eğer siz de kalori değerlerinize dikkat ediyor, ama yine de tam arzu ettiğiniz sonuçlara ulaşamıyorsanız, günlük kalori tüketiminizde lifli gıdalara ağırlık vermeyi deneyebilirsiniz.