Genel | 14 Aralık 2013 | Yorum yok | Paylaş: Facebook - Twitter
Bir dönem televizyonlarda, gece yayınlanan dört saatlik reklamların gözdesi hâline gelen cross trainer’ları, spor salonuna gitmiş olanlar yakından görme fırsatı bulmuştur. Pekiyi, bu aletin, koşu bandına göre daha fazla kalori yaktırdığı söylentisi doğru mu?
Spora yeni başlamayı düşünen veya sahalarda spor yapmış; ancak salon sporlarına geçmeyi planlayanlar, bu aleti yakından görmemiş olabilir. Görüntüsü oldukça ilginç olan bu alet, Larry D. Miller tarafından geliştirilmiş. Miller kızını, aracının yanında koşarken kameraya kaydedip, bacak hareketlerini aynen taklit eden bir makine yapmak üzere yola düşmüş. Bu spor aletinin en büyük iddiası ise, eklemlere daha az darbe ve yük bindirdiği yolunda. Bunun dışında, koşu bandına kıyasla, daha fazla kalori yaktırdığı, daha fazla kası çalıştırdığı gibi iddiaları da var. Fakat o yıllarda, diz ve bilek ağrıları yüzünden spor yapamayanlara fayda sağladığı iddiasıyla piyasaya sunulan ve şimdi de aynı nedenle tercih edilen bu alet vaadini yerine getirebiliyor mu?
İyi ki bu konuyu merak eden ve bu soruları soran bir tek biz değilmişiz. “Eliptik trainer” da denilen bu aletler o kadar dikkat çekmiş ki, kimi üniversitelerde, bu aletle ilgili deneyler yapılmış. İyi ki yapılmış da, biz de doğru değerlendirmeler yapabilmek için o verilerden faydalanabiliyoruz.
Amerikalı beslenme ve spor fizyolojisi uzmanı Prof. Thomas Althena’nın yaptığı deneylerin sonuçlarına göre spor zorluğu, yakılan kalori, yorgunluk algısı gibi bakımlardan, insan vücudunun cross trainer’lara verdiği tepkiler, koşu bandına verdikleriyle aynı. Yani bu açılardan bakıldığında bu spor aletinin, koşu bandına kıyasla bir üstünlüğü bulunmuyor.
Cross trainer’ın daha çok kas grubunu çalıştırdığı iddiası ise başka bir konu. Bu iddianın en büyük dayanağı el aparatları. Dağcıların kullandığı batonlara benzeyen bu aparatlar, geniş bir menzilde hareket ederek sizi, üst gövdenizi de çalıştırmaya itiyor. Ancak yapılan başka bir deney, bu batonlar tutulmadığı zaman, yapılan antrenmandan daha yüksek verim alındığını göstermiş. Vücut, dengesini sağlamak için daha ani ve karmaşık kasılmaları tetiklemek zorunda kalıyor, bu da hem daha çok kas grubunu etkiliyor hem de sinir-kas sistemini devreye sokarak beyne de fayda sağlıyor. Bacakta daha fazla kas grubunu çalıştırma vaadini ise ilk çıkan modelleri değil, ama sonradan geliştirilen pedalı ayarlanabilir modeller gerçekleştirebiliyor. 2002 yılında Idaho üniversitesinde yapılan bir deneyden çıkan sonuca göre, bu pedalların hareket menzilini arttırmak, çalışma zorluğunu arttırmaya gerek kalmadan, daha fazla kalori yakılmasına neden oluyor.
Bileklere binen yük ve darbe konusu ise biraz hassas. Yük konusunda, değişen bir şey yok. Diz ve ayak bilekleriniz bu spor aletinde de ağırlığınızı taşıyor; fakat ayaklarınızı pedallardan hiç çekmediğiniz için eklemlerde darbe oluşmadığı iddiası doğru. Aynı nedenden ötürü bu aletin, sürpriz bir artısı daha var; ayaklarınız zemine vurmadığından, bir koşu bandına kıyasla daha sessiz çalışıyor. Evde spor yapmak istiyor; fakat alt komşunuzu da rahatsız etmekten çekiniyorsanız, göz önünde bulundurabileceğiniz bir özellik.
Sonuç olarak diz ve bileklerinde hassasiyet ya da ağrı olup da spor yapmak isteyenler koşu bandı yerine cross trainer’da çalışmayı düşünebilirler. Bunun dışında koşu bandında parklarda sahillerde, ormanlarda veya sokakları tercih etmenizi engelleyen bir özelliği bulunmuyor. Bol koşulu, sağlıklı günler.